ÜCRETSİZ 15 DAKİKALIK GÖRÜŞME İÇİN İLETİŞİM FORMUNU DOLDURUN

Singapur’da Öğretmenlerin %75’i Yapay Zekâ Kullanıyor: Eğitimde Dönüşümün Yeni Yüzü

Singapur’da öğretmenlerin %75’i yapay zekâ kullanıyor. OECD verileri, eğitimde dijital dönüşümün öğretmen rolünü nasıl değiştirdiğini gösteriyor.

Özge Zeytin Bildirici

11/17/20253 min oku

Singapur’da Öğretmenlerin %75’i Yapay Zeka Kullanıyor: Peki Bu Bize Ne Anlatıyor?

Dünyanın büyük bölümünde öğretmenler “Yapay zeka eğitimde nasıl kullanılabilir?” sorusuna temkinli bir mesafeyle yaklaşırken, Singapur çoktan başka bir soruyu tartışıyor:
“Yapay zekayı nasıl daha bilinçli, etkili ve insan merkezli kullanabiliriz?”

OECD’nin son yayımladığı TALIS araştırması, Singapur eğitim sisteminin ne kadar radikal bir dönüşüm yaşadığını çarpıcı bir veriyle ortaya koyuyor:
Ülkedeki öğretmenlerin dörtte üçü (%75) yapay zekayı derslerinde aktif olarak kullanıyor.
OECD ortalaması ise sadece %36.

Bu fark, sadece bir istatistik değil; öğretmen ajandasının, politika yapıcıların ve toplumun eğitime bakışının ne kadar değiştiğinin güçlü bir göstergesi.

Peki bu veriler bize ne söylüyor?
Ve biz bu hikayeden ne öğrenebiliriz?

1. Yüksek Benimseme Oranı : “Öğretmeni Güçlendiren Teknoloji” Kültürü

Veriler Singapur’daki öğretmenlerin yalnızca meraklı değil, aynı zamanda teknolojiyi öğretme süreçlerine stratejik olarak entegre eden profesyoneller olduklarını gösteriyor.

Öğretmenlerin YZ’yi en sık kullandıkları alanlar:

  • Konu öğrenme ve özet çıkarma

  • Öğrenci geri bildirimi oluşturma

  • Ders planlama ve etkinlik tasarlama

Bu noktada önemli olan şu:
Singapur’da teknoloji, bir “eğitim modası” olarak değil, öğretmenin verimliliğini ve etkililiğini artıran bir iş arkadaşı olarak görülüyor.

Bu kadar yüksek kullanım oranı da işte buradan geliyor.

2. İyimserlik + Şüphecilik: Sağlıklı Bir Dengenin İzleri

Araştırmanın ilginç tarafı şu:
Singapurlu öğretmenler yapay zekaya güvenmiyor değiller ancak onu sorgusuz sualsiz de kullanmıyorlar.

Öğretmenlerin %88’i, YZ’nin yanlış veya uygunsuz önerilerde bulunabileceğini söylüyor.
Bu oran dünyadaki en yüksek oran.

Burda bir tuhaflık yok mu derseniz hayır yok. Bu durum YZ okuryazarlığının en sağlam kanıtı.

  • Araçları tanıyorlar.

  • Faydalarını görüyorlar.

  • Ama hatalarına karşı tetikteler.

Bu da öğretmenlerin YZ’yi “mutlak doğruyu veren bir otorite” değil, kontrol edilmesi, yorumlanması ve yönlendirilmesi gereken bir destekçi olarak konumlandırdıklarını gösteriyor.

3. İnsan Dokunuşunun Değişmeyen Değeri

Singapur Eğitim Bakanı Desmond Lee’nin sözleri aslında uzun süredir tartıştığımız bir gerçeği yeniden hatırlatıyor:

“Teknoloji, öğretmenlerin sınıfa getirdiği insan dokunuşunun yerini alamaz.”

Bu cümle, yapay zeka tartışmalarının en kritik eksenini işaret ediyor:
İnsan merkezli pedagojinin kaybedilmemesi.

Evet, yapay zeka:

  • hızlı üretiyor,

  • notlamayı yapıyor,

  • taslaklar hazırlıyor,

  • öğrenci geri bildirimini hızlandırıyor.

Ama yapamadığı şeyler de var.
Bir öğrencinin gözündeki endişeyi fark edemiyor.
Bir hatanın ardındaki duyguya dokunamıyor.
Motivasyonu, umudu ve öğrenme cesaretini büyütemiyor.

İşte burada öğretmenin “eşsizliği” devreye giriyor.

4. Singapur’un Sırrı: Öğretmeni Dışlamayan, Onu Dönüşümün Merkezine Koyan Politikalar

Bu yüksek YZ adaptasyonunun altında rastlantı yok. Singapur bunu üç kritik yapı taşıyla başarıyor:

• Öğretmen eğitimi sürekli destekleniyor.

Araç verilip “kullan” denmiyor; öğretmenler sürekli eğitim, paylaşım oturumları ve rehberlik alıyor.

• Teknoloji, öğretmenin iş yükünü azaltacak şekilde tasarlanıyor.

Öğretmenler zaman kazandıkça, sınıfta daha fazla “insanî etkileşim”e vakit ayırabiliyor.

• Okullar hibrit ve dijital öğretimi normalleştirmiş durumda.

Öğretmenler arasında teknolojiyle çalışma kültürü çoktan yerleşmiş.

OECD ortalamasında okulların sadece %16’sı hibrit ders yaparken, Singapur’da bu oran %81.

Bu da şu gerçeği ortaya koyuyor:
Dijital pedagojinin sürdürülebilir olması, teknoloji politikalarının öğretmeni güçlendirmesiyle mümkün oluyor.

Sonuç: Geleceğin Sınıfı İnsan + Yapay Zeka İş Birliğiyle Kurulacak

Yapay zeka artık eğitimde yeni bir dönem başlattı. Bu dönem, öğretmeni arka plana iten değil; tam tersine:

Öğretmenin değerini yeniden gösteren bir dönem.

Singapur örneğinden de anlıyoruz ki teknolojiyi kucaklayan, ama insanı merkezde tutan bir eğitim modeli hem mümkün hem de etkili.

Geleceğin sınıfları; ne sadece dijital,ne de sadece insani olacak.

Geleceğin sınıfları; dijital zekanın hızı ile insanın sezgisinin birleştiği bir yer olacak.

Ve bu dönüşümün lideri yine öğretmenler olacak.

Peki Bu Haber Bize Ne Öğretiyor?

Türkiye, Avrupa veya başka bir eğitim sistemi için Singapur örneği birkaç önemli mesaj taşıyor:

  • YZ dan korkmak yerine onu bilinçli şekilde kullanmayı öğrenmeliyiz.

  • Öğretmen eğitimi teknoloji adaptasyonunun kalbidir.

  • Yapay zeka, öğretmeni değil, öğretmenin iş yükünü değiştirir.

  • İnsan dokunuşu — empati, sezgi, değer yaratma — artık daha kıymetli.

  • Yüksek teknoloji ancak yüksek öğretmenlik becerisiyle anlam kazanır.

Singapur’un başarısı, “çok teknoloji” değil, “doğru teknoloji + güçlü öğretmen” denkleminin sonucu.